27 Aralık 2015 Pazar

    MİMARIN EĞİTİMİ :



 Mimar değişik bilim dalları ve çeşitli öğretilerin bilgisi ile donatılmış olmalıdır; çünkü diğer sanatlardaki tüm çalışmalar onun değerlendirmesi ile ölçülür. Bu bilgi, uygulama ve kuramın ürünüdür. Uygulama, gerekli herhangi bir malzeme ile bir çizimdeki tasarıma göre, el işçiliği içeren sürekli ve düzenli deneyimdir. Kuram ise, orantı ilkelerinde ustalığın ürünlerini gösterip açıklayabilme yeteneğidir.
Bu yüzden görülebilir ki, bilim olmadan el becerisi kazanmayı amaçlayan mimarlar hiçbir zaman emeklerinin karşılığı olan nüfuzlu bir konuma ulaşamamışlar,diğer yandan yalnız kuram ve bilime güvenenler de kesinlikle özün kendisini değil gölgesini kovalamışlardır. 
Mimar hem doğal yeteneklere sahip, hem de eğitilmeye yatkın olmalıdır. Ne yetenek olmadan eğitim, ne de eğitim olmadan yetenekle kusursuz bir sanatçı yetişemez. Mimar eğitilmeli, kalemi güçlü olmalı, geometri öğrenimi görmeli, iyi tarih bilmeli, filozofları iyi izlemeli, müzikten anlamalı, biraz tıp bilgisi bulunmalı, hukukçuların düşüncelerini bilmeli yıldız bilimi ve göklerin kuramı ile tanışıklığı olmalıdır.
 Önerdiği yapıtın görünümü anlatan eskizleri kolaylıkla yapabilmek için çizim bilgisi bulunmalı, binaların arsalara uygun planını yapmak için geometri bilmeli, binaların gökyüzünün belli bölgelerinden ışık almasının gerçekleştirilebilmesi için gözbilimden yararlanmalıdır.
 İyi bir tarih bilgisi gereklidir; çünkü bir yapıtın tasarımında süslemeli kısımlar arasında öyleleri vardır ki, mimarın bunların ardında yatan gerçekleri soranlara açıklayabilmesi gerekir.

 Felsefe; bir mimarı prensip sahibi ve alçak gönüllü yapar; aç gözlü olmadan dürüst, nazik ve adil kılar mimar tamahkar olmamalı, aklını bahşişlere takmadan konumunu gururla iyi bir üne erişerek korumalıdır.Bunlar felsefenin öğretileri arasındadır.
 Mimar, kanon ve matematiğin kuramını bilmenin yanında ballistacatapulta vescorpione’leri doğru ses perdesine göre ayarlayabilmek için müzikten de anlamalıdır. Çünkü kirişlerin sağında ve solunda, bükülmüş veterlerden yapılan iplerin bucurgat ve çubuklarla içinden geçirilerek gerildiği çerçevede delikler vardır; bu ipler, usta bir işçinin kulağına aynı ve doğru tınıyı vermedikçe sıkılıp sabitleştirilmemelidir.
Tiyatrolarda oturma yerlerinin altındaki tunç kaplar müzikal armoni ve uyuma göre yerleştirilir. Bunu yapabilmek için müzik ilkelerine vakıf olunmalıdır. Mimar, iklimler, hava, arazilerin sağlık açısından uygun olup olmadığı ve çeşitli suların kullanımı konularında sorunlarla karşılaşacağından tıp alanında da bilgili olmalıdır.
Hukuk ilkeleri, inşaat öncesi anlaşmalar yapılırken, işveren ve işi üstlenenin haklarının gözetilmesi açısından bilinmelidir. Ortak yapılı duvarlar, akıtan saçaklar, kanalizasyon, pencereler, su tesisatı ile ilgili yasalar önemlidir.
Gök biliminden, doğu, batı, kuzey ve güneyin yanında, göklerin kuramını, gece ile gündüzün eşitliğini, gün dönümünü ve yıldızların yörüngelerini öğreniriz.
 Mimarlık çok değişik öğretilerle süslenip, zenginleştirildiğinden son derece geniş bir öğrenimi içerir.
İnsanoğlunun bu kadar çok sayıda öğretiyi kavrayarak belleğinde tutabilmesi deneyimsizlere mucize gibi gelebilir. Fakat, erken yaşlarda, çeşitli türlerde eğitim görmüş olanlar sanatların ortak yönünü ve tüm çalışmalar arasındaki ilişkiyi algılarlar ve böylece hepsini daha kolayca kavrayabilirler. Pytheos, bütün sanat ve bilim dallarında bir mimarın konunun uzmanlarından çok daha fazla işler gerçekleştirebilmesi gerektiğini yazar. Ancak bu tutumu gerçeği yansıtmamaktadır.
 Bir mimar tüm alanlarda mükemmelliğe ulaşamaz. Bu geniş konu çeşitliliği içerisinde, bir kişinin her konuda mükemmelliğe ulaşarak, hepsinin temel kuramını kavraması çok güçtür.
Yaşamını kendi sanat alanına adayarak mükemmelliğe ulaşılması bir mucizeyken, bir mimarın tüm alanlarda onlardan daha başarılı olması nasıl beklenebilir?
 Görülüyor ki, Pyhteos, her sanat türünün, yapıtın kendisi ve ardındaki kuram olmak üzere iki şeyden oluştuğunu görmemekle yanılgıya düşmektedir.
 Sonuçta görülüyor ki, her konuda, mimarlık için gerekli olan bölümleri ilkeleri ile iyi bilen birisi, yeterli olanı fazlasıyla yapmış sayılır; bu nedenle, o konularda ve sanatlarda bir değerlendirme yapması istendiğinde, eksikleri görülmeyecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder